Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 1990-1991 eğitim öğretim yılında İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yoluyla kabul edilecek öğrencilerde aranılan nitelikleri sağlayarak ve gerekli belgeleri sunarak gerçekleştirdiği geçişle ilgili İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan bugün Saraçhane’de ‘Olan Diploma -2’ başlıklı basın toplantısı düzenledi. Bir hafta arayla ikinci kez ortaya çıkan yeni belgeler nedeniyle düzenlenen toplantıda Pehlivan, “5 Mart Çarşamba günü yani yarın Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, üniversite diploması hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Çağlayan Adliyesi’ne ifade vermeye gidecek” anımsatmasını yaptı. “ Hatırlayalım, ifadeye çağırılma nedeni neydi?” diyen Pehlivan şöyle konuştu:
“TÜM RESMİ BELGELERİN GERÇEK OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI”
“Devletimizin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı 22 Şubat Cumartesi günü haberi şu başlıkla geçmişti Evrak 1( Anadolu Ajansı): ‘İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında üniversite diplomasının sahte olduğuna ilişkin, resmi belgede sahtecilik suçundan soruşturma başlatıldı’ Evet, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Sayın İmamoğlu’nun ifadesini ‘resmi belgede sahtecilik’ yaptığı iddiasıyla almak istemektedir. Bu iddianın ardından, Sayın İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili kendisinin sunduğu tüm resmi belgelerin gerçek olduğu ortaya çıktı. Hatta, savcılık soruşturmasına dayanak yapılan YÖK raporu dahi bu belgelerin doğruluğunu onayladı. Rapora göre, Ekrem İmamoğlu yatay geçiş kriterlerini yerine getirmiş ve üniversiteye sunduğu tüm belgeler doğru ve geçerli… Devlet kayıtları da bunu doğruluyor. Artık, ne kamu ne de kamuoyunun bu konuda bir soru işareti yok. Yani, Sayın İmamoğlu’nun bu olayda yaptığı bir sahtecilik yok. Zaten, olayda da bir sahtecilik yok! Ama yine de ifadesine başvurulacak.”
“SAVCILIĞIN BÖYLE BİR İFADEYE GEREK DUYMAMASI GEREKİRDİ”
“Hal böyleyken, yarın Sayın İmamoğlu’nun hala ifadeye çağrılmasını hukuken de mantıken de anlamlandırmak mümkün değil. Ortada, herhangi bir sahtecilik olmadığı YÖK Raporu ile bile kanıtlanmışken, kendisinin ifadeye gitmek zorunda bırakılmasını ‘yargı tacizi’ kapsamında değerlendiriyoruz. Ortada bir suç unsuru bulunmamaktadır. Kaldı ki, ortada bir suç unsuru bulunsa dahi, Sayın İmamoğlu bu sürecin tarafı olmadığı için savcılığın böyle bir ifadeye gerek duymaması gerekirdi.”
“KAZANILMIŞ HAKLARA SAYGI VEYA HUKUKİ GÜVENLİK”
“Mevcut durumda, Sayın Ekrem İmamoğlu ve o dönemde yatay geçiş yapan diğer vatandaşlarımız, kendilerine atfedilecek herhangi bir kusur ortaya konmadıkça – ki hukuken böyle bir kusur da gösterilmiş değildir – ‘biz başvurduk ve geçiş yaptık’ sözünden başka bir açıklama yapmak zorunda bile değiller. Buna, kazanılmış haklara saygı veya hukuki güvenlik ilkesi diyoruz.”
“SAVCILIK, YALNIZCA KOLLUK GÜÇLERİNE TALİMAT VEREBİLİR”
“Geçtiğimiz hafta içinde, özellikle düzenlediğimiz basın toplantısında sunduğumuz belgelerin ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilen ‘diploma uyarısı’ niteliğindeki yazı, teamüllere uygun olmamıştır. Savcılık, yalnızca kolluk güçlerine talimat verebilir; bunun dışında, kamu kurumlarını baskı altında hissettirecek şekilde talepte bulunmaması gerekir. Diploma konusu, kimileri için bir itibar zedeleme amaçlı iletişim kampanyasına dönüşmüş olsa da, saygın yargı kurumlarımızın bu kampanyanın bir parçası gibi algılanacak adımlardan kaçınması gerekmektedir.”
İLANI GÖRDÜ VE BAŞVURUSUNU YAPTI
“Bugün sizlerle, ortaya koyduğumuz ve olayın seyrini değiştirecek – hatta ‘daha ne olsun’ dedirtecek – yeni belgeler hakkında bilgi paylaşmak için bir araya geldik. Ancak, konunun bütünlüğünü korumak adına, önce geçen haftaya dair bazı hatırlatmalar yapmak istiyoruz. Evrak 2 (Kayıt Belgesi- Milliyet Gazetesi İlanı- İÜ’ye Müracaat İlanı) Bildiğiniz gibi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 5 Eylül 1988’de Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne kayıt yaptırdı. Sayın İmamoğlu, bu üniversitede bir yıl hazırlık ve ardından İngilizce İşletme Bölümü’nün birinci sınıfını okudu. KKTC’de eğitimine devam ettiği sırada, İstanbul Üniversitesi 30 Temmuz 1990’da Milliyet Gazetesi’ne yatay geçiş şartlarına ilişkin bir ilan verdi. Bu ilanı gören Sayın Başkan, ailesinin ve iş hayatının İstanbul’da olması nedeniyle bu fırsattan yararlanmak istedi ve başvurusunu yaptı.”
SADECE İMAMOĞLU’NUN DEĞİL ŞARTLARI KARŞILAYANLARIN BAŞVURUSUNU ONAYLANIYOR
“İlan ve mevzuat yatay geçiş için üniversite 3 kriter belirliyor( Kriter) . Bunlardan ilki, müracaat tarihi içinde başvuru yapmak. İkincisi, başvuranın tüm derslerinden geçmiş olması. Üçüncüsü de öğrencinin 60 not ortalama üzerinde bir not ortalamasının olması. Sayın İmamoğlu tüm bu kriterleri sağlıyor ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu da toplanıp, geçişini onaylıyor. Dikkatinizi çekerim ki, sadece Sayın İmamoğlu’nun değil şartları karşılayan birçok vatandaşımızın da başvurusunu onaylıyor. Zaten bu kriterleri tutturduğu ve geçişinin de ancak öyle yapıldığı konusu YÖK Raporu’nda da doğrulanıyor. Bunları belgeleriyle ve ayrıntılarıyla ortaya koymuştuk.”
“TABAN PUAN OLAYI SADECE YURT İÇİNDEKİ GEÇİŞLERDE GEÇERLİDİR”
“Buna rağmen, Sayın İmamoğlu’nun itibarını zedelemeye yönelik algı oluşturmak isteyen bazı kişilerin hâlâ ‘özel üniversiteden devlet üniversitesine geçti’ veya ‘ÖSYM puanı tutmadığı halde İstanbul Üniversitesi’ne kabul edildi’ gibi iddialar ortaya attığını görüyoruz. Bu söylemler, iyi niyetli yorumlar ya da objektif değerlendirmeler değildir; aksine, bilinçli şekilde gerçeği çarpıtan ithamlardır. Yalanlardır. Değerli basın mensupları, 1990 yılında yatay geçiş kriterleri arasında bu konular yer almamaktadır. Bugün dahi, yurtdışındaki özel vakıf üniversitelerinden Türkiye’deki Vakıf ya da Devlet üniversitesine geçiş olabilmektedir. Devlet veya Vakıf Üniversitelerinden Devlet’e veya vakıf üniversitelerine geçiş için ayrı kurallar yoktur. Yine; Taban puan olayı sadece yurt içindeki üniversiteler arası yatay geçişlerde geçerlidir. Tekrar edelim; taban puan olayı sadece yurt içindeki geçişlerde geçerlidir.”
23 YIL SONRA YAPILAN DÜZENLEMEDE DAHİ TABAN PUAN KRİTERİ YURTDIŞI YATAY GEÇİŞLERDE YOK
“Üstelik bu kural da 21 Eylül 2013 yılında çıkmıştır (EVRAK 4 RESMİ GAZETE). İşte o tarihli resmi gazeteyi de ekranda görüyorsunuz. Yani, taban puan meselesi İmamoğlu’nun yatay geçişinden 23 yıl sonra çıkan bir düzenlemedir. Bakın bugün dahi taban puan konusu yurtdışı yatay geçişlerde yok. Bunu bile bile kamuoyunu yanıltmaya dönük ısrarlı yazılar devam ediyor ve biz de bunlarla ilgili hukuki girişimlerimizi yapıyoruz.”
“CİMER ÜZERİNDEN KAPANAN BİR DOSYANIN YENİDEN ISITILMASINA İHTİYAÇ DUYULDU”
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma 18 Ekim 2024 tarihinde bir CİMER ihbarı üzerine açılmıştır. Aslında birileri kapanan bir dosyanın yeniden ısıtılmasına ihtiyaç duymuştur. Bunu neden söylüyoruz? Çünkü CİMER’e bu konu daha önce de şikayet edilmişti. Üstelik 5 yıl önce (EVRAK 5 CİMER ŞİKAYETİ). 15 Şubat 2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yapılan şikayette Ekrem İmamoğlu’nun 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptığı ve haksız geçiş yaptıysa ‘kamu vicdanı açısından menfaatin’ geri alınması istendi.”
CİMER’E YANIT: İŞLEM YASAL
“CİMER bu talebi, gereğinin yapılması amacıyla İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne iletti (EVRAK 6 CİMER’E YANIT). Bunun üzerine üniversite incelemesini gerçekleştirdi ve Mart 2020’de CİMER’e Dekan Profesör Doktor Kamil Ahmet Köse imzalı yazıda yatay geçişin yasal olduğunu iletti. Ne zaman? Bundan tam 5 yıl önce.”
“HER NEDENSE?”
“Ancak her nedense Sayın İmamoğlu hakkında yaklaşık 5 yıl sonra tekrar yapılan aynı ihbar neticesinde bu kez Başsavcılık, Yükseköğretim Kurulu’ndan ihbara konu iddialara ilişkin bir araştırma raporu talebinde bulundu. Biz de bugün YÖK’ün hazırladığı raporda dile getirilen bazı iddialarla ilgili önemli çarpıklıkları, eksiklikleri kanıtları ile ortaya sermek için bulunmaktayız.”
“YÖK RAPORUNA İMZA ATAN VE KATKI SAĞLAYANLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU”
“Bu belgeleri yayınlamadan önce duyurmak isteriz ki; YÖK raporuna imza atan ve katkı sağlayanlar hakkında dün itibariyle ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, görevi kötüye kullanma, halkı yanıltıcıyı bilgiyi alenen yayma, resmi belgeyi gizleme, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve iftira suçları kapsamında’ suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne de belgelerle birlikte bir dilekçe sunduk. Bunu neden yaptık? Bir yandan YÖK bir yandan Başsavcılık tarafından İstanbul Üniversitesinin bir karar vermesi ‘rica edilmektedir’. O halde bizim de hukuk ve mevzuat içinde kalınmasına dönük bir ricamız oldu. Ve ifade vereceğimiz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına da lehe delillerin toplanması kapsamında beyan sunduk. Bu adli süreçleri anlattıktan sonra artık yeni dosyamızla ilgili ‘daha ne olsun’ denilecek türden şu bilgileri de paylaşmak isterim.”
1993’DEN ÖNCE ALINAN DİPLOMAYA YÖK DENKLİK VERDİ
“Hatırlayacağınız gibi YÖK Raporu’nda 18 Kasım 1991 tarihli bir yazı ile Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınan üniversitelerden olmadığı ortaya konmuştu (EVRAK 7 YÖK RAPORU BÖLÜMÜ) Ardından da raporda şu ifadeler kullanılmıştı: ‘İlgili üniversitenin tanınırlığının ancak 1993 yılında Yüksek Öğretim Kurulu tarafından karara bağlandığı, ilgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı……’ Şimdi bizi izleyen ya da dinleyen herkesin dikkatini toplamasını rica ediyorum. YÖK Raporu’nda Girne Amerikan Üniversitesi 1993’den sonra tanındı deniyor. İşte bu iddiayı çürütecek ilk belgeyi ekranlara getiriyoruz (EVRAK 8 KAAN FERAH DİPLOMA). Ekranda gördüğünüz diploma, Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden alınmış bir diploma. Diplomanın verildiği tarih 29 Eylül 1991. Mezun olan öğrencinin adı Kaan Ferah. Tekrar ediyorum bu diploma, 1991 yılından. YÖK Raporu’nda ne denmişti? Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınması 1993 yılında olmuştur. Yani, bu tarihten 2 yıl önce alınmış bir diploma. Yani Kaan Bey, Girne Amerikan’ın henüz tanınmadığı bir zamanda okumuş ve mezun olmuş.”
“YÖK TARAFINDAN TANINMIYORSA GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ’NE, TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELER İLE AYNI MUAMELEYİ YAPABİLİYOR?”
“Gördüğünüz bu belge de Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı; Diploma Denklik Belgesi (EVRAK 9 YÖK KAAN FERAH DENKLİK BELGESİ). Mezun öğrencinin talebi üzerine 1995 yılında YÖK toplanıyor ve 1991 yılında Girne Amerikan’dan mezun olan Kaan Ferah’ın diplomasına denklik veriyor. Bu kararın altında başkanvekili Uğur Tazebay’ın imzası var. Mademki tanınmayan okula denklik verilemez, tanınmayan okuldan yatay geçiş yapılamaz, o halde henüz YÖK tarafından tanınmayan bir tarihte okuyan ve mezun olan Kaan Ferah’a neden denklik verilmiştir? Eğer bir üniversite YÖK tarafından tanınmıyorsa nasıl oluyor da aynı YÖK Girne Amerikan Üniversitesi’ne, Türkiye’deki üniversiteler ile aynı muameleyi yapabiliyor?”
DENKLİK VERİLEN BİR DİPLOMA DAHA
“Bitmedi. Bir diploma daha var (EVRAK 10 UĞUR ÖZDEN DİPLOMA). Uğur Özden 26 Haziran 1992 tarihinde yine Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oluyor. YÖK’e göre okulun tanınmasına daha 1 yıl var. O da KKTC’den denklik müracaatı yapıyor. Ekranda gördüğünüz gibi evrakı 12 Mayıs 1993’de YÖK tarafından onanıyor. Yani bu diplomaya da denklik veriliyor.”
“HERKESE YASAL OLAN, İMAMOĞLU’NA GELİNCE Mİ YASAK OLUYOR?”
“Peki burada YÖK hata mı yapmıştır? Diplomalarını almış bu insanlar sahtecilik mi yapmıştır? Tabi ki hayır. Kimsede yanlışlık ya da sahtecilik yoktur. YÖK doğrusunu yapmıştır. Şimdi kimileri çıkıp, 1991 ve 1992’de edinilen bu diplomalara, denkliklerin 1993’den sonra verildiğini söylerse şaşırmayız. Peki hal böyleyse aynı durum 1990 için neden geçerli olmuyor, diye sorarız. Yani herkese yasal olan, İmamoğlu’na gelince mi yasak oluyor?”
“BUGÜN DAHİ YÖNETMELİKTE ‘TANINMAYAN BİR ÜNİVERSİTEDEN YATAY GEÇİŞ YAPILAMAZ’ DİYE BİR HÜKÜM YOK”
“Zaten Sayın İmamoğlu’nu ilgilendiren yatay geçiş işleminde, tanınma ve denklik şartı yoktur. Tanınma, yatay geçiş için şart değildir. Tanınma, denklik için şart değildir. Denklik, yatay geçiş için şart değildir. O dönemde de şart değil, bu dönemde de şart değil. Tekrar belirtelim ki tanınma ve denklik ancak 1996 yılında yasal mevzuata kavuşmuştur ve buna rağmen halen yatay geçiş için bu 2 şart getirilmemiştir. Bakın tekrar belirtelim, değil 1990’da bugün dahi yönetmelikte ‘Tanınmayan bir üniversiteden yatay geçiş yapılamaz’ diye bir hüküm bulunmamaktadır.”
“İMZASI BULUNANLAR HAKKINDA DÜN SUÇ DUYUSUNDA BULUNDUK”
“İşte tüm bu gerçekler ortadayken, YÖK’ün arşivinde az evvel yayınladığımız diplomaların denklik belgeleri varken, YÖK Raporu’nun iyiniyetli bir tarafı bulunmamaktadır. Bu vesileyle raporda imzası bulunanlar hakkında dün; Hukuka aykırı rapor düzenleyerek görevi kötüye kullanma suçu, raporun kamuoyu ile paylaşılması nedeniyle halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, gerçeğe aykırı tespitlerle rapor düzenlenmesi nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçu, denklik belgelerini gizleyerek resmi belgeyi gizleme suçu, raporda mevzuat hükümlerine yer vermeyerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu, geçiş işlemi usulsüzdür demek suretiyle müvekkilimiz hakkında idari ve adli inceleme yapılmasına sebebiyet verilmesi amacıyla iftira suçlarından, adli makamlara suç duyurusunda bulunulmuştur.”
KENDİ BELGESİNİ SAKLADI VEYA GÖRMEZDEN GELDİ
“Seçmece ve yoruma açık yazıları -örneğin SGK arşivinden çıkarılan yazı gibi- bulup rapora koyanlar, YÖK’ün doğrudan konuya ilişkin kendi belgelerini ve kararlarını ‘saklamışlar’ veya ‘kasten görmezden gelmişler’. Hangi iyi niyet ve hangi hukuk ile açıklayacağız bunu? Açıklanabilir mi? Bu sebeple bu sürecin çok sıkı takipçisi olacağız.”



