İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Lucy Kirkwood’un yazdığı, Özden Gököz’ün çevirdiği, daha önce Londra ve New York’ta sahnelenen “Gök Kubbe”yi İstanbul seyircisiyle buluşturuyor.
Ali Gökmen Altuğ’un yönetmenliğinde sahnelenen oyun, kadın dayanışması, adalet ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerine düşündürücü bir yolculuk sunuyor.
Jüri üyesi 12 kadının, bir cinayete karışan Sally’nin hamile olup olmadığını kendi tecrübelerine dayanarak tespit etmesini konu alan oyun, 16-19 Ekim, 23-26 Ekim 2024 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde.
“12 KADININ BAŞKA BİR KADININ HAYATI ÜZERİNE ADİL BİR KARAR VERMESİ SANDIKLARI KADAR KOLAY OLMAYACAKTIR”
Dört ay önce tanımadığı bir adamın atının sırtında evinden ayrılmış olan Sally, biriktirdiği parasını alıp kaçmak üzere evine döndüğünde kocasıyla karşılaşır. Bölgenin güçlü ve zengin ailesi Wax’lerin çocuğu öldürülmüştür. Cinayeti işleyen adam asılmış, ancak o sırada onunla birlikte olan Sally, hamile olduğunu söylediği için asılması ertelenmiştir. Mübaşir olarak görevlendirilen Coombes, hem çamaşırcılık hem de bölgede ebelik yapan Elizabeth’e, Sally’nin gebe olup olmadığını anlamak için bir araya getirilen jüriye katılması gerektiğini söylemek üzere evine gelir. Mahkeme 12 kadından, Sally’nin gebe olup olmadığı hakkında görüşlerini bildirmeleri istemiştir. Dönemin yasalarına göre, Sally şayet hamileyse, asılmaktan kurtulup Amerika’ya sürgün edilecektir. Bir karar çıkana kadar mum, ateş ve yiyecek bulunmayan bir odada tutulan kadınlar, Sally hakkında bir yargıya varmaya çalışırken, kendi geçmişlerine, bağlarına ve kadın olmaya dair gerçekler de açığa çıkacak, başka bir kadının hayatı üzerine adil bir karar vermek, sandıkları kadar kolay olmayacaktır.
“KIRKWOOD’UN KADINLARI HAYATA DAİR TÜM RENKLERİ VE ZENGİNLİKLERİ TAŞIMAKTADIR”
Oyunun yönetmeni Ali Gökmen Altuğ, “Gök Kubbe”nin kadınlarını şöyle anlatıyor:
“Gök Kubbe oyununda kadınlar, çamaşır yıkamak, ütü yapmak, çocuk bakmak, dikiş dikmek, yemek yapmak gibi ev işlerinden kafalarını kaldırıp gökyüzüne bakmaya fırsat bulamazlar. Sally hariç. “Gökyüzüne baktım” diyen Sally, hayal gücüyle, fantezileriyle, sıra dışı ve uygunsuz olarak nitelendirilen davranışlarıyla farklı bir yerde konumlandırılmasına rağmen, bir “kahraman” olmanın çok ötesindedir. Yazar ne gökyüzüne bakamayan kadınları mağdur ya da kurban olarak göstermiş, ne de katil olmakla suçlanan Sally’i olumlu bir kahraman figürü olarak çizmiştir.”
“Kirkwood’un kadınları, ezberlerin, kalıpların dışında hayata dair tüm renkleri ve zenginlikleri taşımaktadır. Kirkwood’un, kadınların toplumdaki yerini, kadınlık hallerini, kadının kendine atfedilen toplumsal görevlerini, varoluşunu, kendini gerçekleştirme mücadelesini; pasif, etkisiz, kurban rolü üzerinden değil, insana dair tüm çatışmaları barındıran bir yerden inşa ettiği görülür. Bay Halley’in söylediği kuyruklu yıldızın geçişini izlemek isteyen ama aynı zamanda evden yabancı bir adamla kaçan ve sonrasında katil olmakla suçlanan Sally’nin hamile olup olmadığına karar vermek için toplanan on iki kadın, kendilerine tanınan güce ve iradeye rağmen belki de bir sonraki kuyruklu yıldız geçene kadar karar veremeyecekleri bir çıkmazın içinde bulurlar kendilerini.”
Dramaturgisini Sinem Özlek’in, müziğini Emrah Can Yaylı’nın, dekor tasarımını Barış Dinçel’in, kostüm tasarımını Gamze Kuş’un, ışık tasarımını Mustafa Türkoğlu’nun, efekt tasarımını Metin Küçükyılmaz’ın, hareket düzenini Senem Oluz’un, video tasarımını Enes Altuğ Avşar’ın yaptığı, fotoğraflarını Sadi Ayan’ın çektiği oyunda; Ada Alize Ertem, Aslıhan Kandemir, Asya Kale-Deniz Şiir Boy, Ayşem Yağmur Ulusoy Göktürk, Betül Kızılok Bavli, Canan Kübra Birinci, Çağlar Polat, Demet Bozkaya Şalt, Eraslan Sağlam, Eylül Soğukçay, Ezgim Kılınç, Fatma İnan, Gözde İpek Köse, Işıl Zeynep Karaalp, Serap Öztürk, Zeliha Güney rol alıyor.