Silivri’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle konferans düzenlendi. Alanında uzman isimler tarafından kadına şiddetin önlenmesi için bilgilendirmeler yapıldı.
Silivri’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle konferans düzenlendi. Silivri Belediyesi, Silivri Kent Konseyi ve Silivri Kadın Girişimciler Derneği işbirliğinde gerçekleştirilen konferans Önder Yılmaz Tiyatro Salonu’nda yapıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan konferansta alanında uzman birçok isim “Kadına Şiddet ile Mücadele” konusunu farklı yönleri ile ele aldı. Yoğun ilgi gören programda, katılımcılar tarafından merak edilen sorulara cevap verildi.
ÖZYARAL: “KADININ YÜCELİĞİ UNUTULMAMALI”
Silivri Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, programın açılış konuşmasını yaparak şunları söyledi: “Bizler sosyal sorumluluk adına yürüttüğümüz her projede belediyemiz ile birlikte hareket ediyoruz ve toplum yararına olması gerekenler için gayret ediyoruz. Toplumda gençler nasıl yetiştirilmeli, farkındalıkların önemi ne olmalı, bunların masaya yatırılması gerekiyor. Hepimizin bir annesi var, o anneye el kaldırılmasına kimse izin veremez, verilmemelidir. Çünkü o annedir. Bizi yukarı kaldıran, bizim sırtımızı sıvazlayan, o öğretmendir bizi eğiten. Dolayısıyla o kadın yücedir. Mutlaka bizi göklere kaldırırken kendi melekler gibi yukardan bakmalıdır. Israrla üzerinde durduğum konu kadının yüceliğinin asla unutulmaması, bugüne değer katılması adına olmalıdır.”
SARISALTIKOĞLU: “ÇOCUKLARIMIZA KADININ ÖNEMİNİ ÖĞRETMELİYİZ”
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ın selamını ileterek konuşmasına başlayan Belediye Başkan Yardımcısı Emre Sarısaltıkoğlu, şu mesajları verdi: “Yıllar boyu süregelen Türk kültüründe ailenin temelini teşkil eden kadın her zaman büyük bir mertebeye sahiptir. Türk kültüründe hiçbir zaman cinsiyetler arası ayrımcılık bulunmamaktadır. Tarihimize baktığımız zaman devlet yönetiminde alınan kararlarda, Hatun kişi bu karara katılmadığında o karar geçersiz sayılmaktadır. Kadınlarımız yalnızca fiziksel olarak şiddete uğramamakta, psikolojik anlamda da şiddet görmektedir. Son günlerde artan kadın cinayetleri, yaşanan taciz olayları gibi birçok konunun artarak cereyan etmesine engel olmak adına en temelden başlayıp kadının önemini çocuklarımıza öğretmemiz gerekmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünde dediği gibi ‘Kadınlarını geri bırakan toplum, geride kalmaya mahkûmdur.’ Dünyanın her yerinde bir yunusun sessiz çığlığı gibidir kadının sessiz çığlığı, duymayı istemek lazım!”
KAVUŞ: “6284 İLE CİNAYETLERİN ÖNÜNE GEÇİLECEK”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Ayşe Ece Kavuş, İstanbul Sözleşmesi ve Kadın Cinayetlerine Karşı Mücadele ile bilgiler verdiği konuşmasında, “Günün 365 günü hayatlarında mücadele eden kadınlar gibi bizler de adliyelerde, sokaklarda, böyle belediyelerin düzenledikleri etkinliklerde mücadele ediyoruz. 2011’de İstanbul Sözleşmesi’nin ve Koruma Kanununun yasaya girmesi, bunun duyulması hatta sadece dillendirilmesi ile bile cinayet ve ölüm rakamları aşağı çekti. Kadınlar mücadelelerinde çok yol kat etti. Artık hayatın içinde yer alıyorlar. İstanbul Sözleşmesi bu noktada çok önemli. 6284 Sayılı Kanun imzalanmasa bile bu kadar hayatı kurtardı. 6284 ile kadın cinayetlerinin önüne geçileceğini düşünüyorum. Kadınların birey, özne, vatandaş olduğu kabul edilmeli. 28 Kasım ve 8 Martlarda belediyelerin ve kadın örgütlerinin yayınladıkları mesajlar, yaptıkları etkinlikler caydırıcı oluyor. Bu konferansı organize eden herkese teşekkür ederim.” dedi.
GÜNDEMDE YER EDİNMİŞ KADIN CİNAYETLERİ CANLANDIRILDI
Silivri Kadın Girişimciler Derneği üyesi kadınlar, gündemde yer alan birçok kadın cinayetini, hikayelerini konu alarak canlandırma yaptı. Münevver Karabulut, Emine Bulut, Cansu Kaya gibi cinayete kurban gitmiş birçok kadın canlandırılarak, “Anlatılan senin hikayendir, bu vahşete dur de!” mesajları verildi.
ERDEM: “KADIN GİRİŞİMCİ SAYISI ARTMALI”
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, Türk Toplumunda Kadının Yeri ve TBMM’de Kadına Yönelik Yapılan Çalışmalar hakkında bilgi vererek; “Toplumumuzun ayakta kalışı kadın ve erkeklerin omuz omuza mücadelesinden sağlanmıştır. Tarihimiz kadının başarıları ile doludur. Bugün de ekonomide, sanatta, siyasette diğer ülkelere model olarak performans göstermekteler. Bu anlamda kadın girişimcilerin faaliyetleri çok önemli. Girişimciliğin teşvik edilmesi gerekiyor. Annelerimiz de çok önemli, kız çocuklarına alışılagelmiş meslekleri uygun görüyoruz. Aslında yapılması gereken kadın erkek diye ayırmadan öncü olmak, önünü açmaktır. Kadın o kadar güçlüdür ki çocuklarının kahramanıdır. Ayakkabı kirlenir boyacı olur, oyuncak bozulur tamirci olur. Kadınlar koltuklarının altında birçok karpuz taşıyabilir. Çocuk istismar olaylarını tahlil edelim, bunlar tüm dünya ülkelerinin sorunu. Bu noktada aileler eğitimsel açıdan desteklenmeli. Cinsiyet eşitliğine yön veren anne babalar eğitimler ile bilinçlendirilmeli.
“İYİ HAL İNDİRİMİ OLMAMALI”
Milletvekili Arzu Erdem, kadın cinayetlerinde iyi hal indiriminin kabul edilebilir bir yanı olmadığını ifade ederek, TBMM’de bu konu üzerine hazırlık yaptıklarını söyledi.
Erdem, şu şekilde devam etti: “İyi hal indirimi kapsamında uygulanan; kravat takma, anlık öfke, doktor, öğretmen gibi mesleklere sahip olmak gibi indirimler cinayet suçlarında uygulanmamalı. Belediyelerin hizmet ettiği nüfusları tespit ettik. 100 bin nüfusu aşkın yerlerde kadın sığınma evleri, kız çocuklarımızın mutlak şekilde meslek sahibi olmaları ve istihdamda yer almaları gerekli. Liyakat esasına dayalı dediğimiz gibi üst makamlarda da sadece kadının mevkiye gelmesi değil hak edenin gelmesi gerekiyor. Ben inanıyorum ki güçlü Türkiye geleceğinin mimarları kadınlar olacak. Kadın bu toplumun temel taşıdır. Kimsenin bize nerede durmamız gerektiğini, nasıl hareket etmemiz gerektiğini söylemesine gerek yok. Zaman ne söylerse biz yerimizi alıyoruz.”
NARİNÇ: “HEPİMİZ TAŞIN ALTINA ELİMİZİ KOYMALIYIZ”
Silivri Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Gülgün Narinç, Kadına Yönelik Ekonomik Şiddet üzerine yaptığı konuşmada, “Girişimci kadınlar olarak ekonomik anlamda kadını güçlendirmek için önemli yere sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor ve tümünü kadın dünyaya getiriyor. Kadın hakkı savunulmamalı, zaten bu kabullenilmiş olmalı. Bağımlı olmaktan kurtulmak, ekonomik bağımsızlık ile mümkündür. Bu fikirlerden kurtulan kadınlar üretken oluyor. Kadınlar, elde ettikleri gelire el konularak bağımlı kılmak için sınırlamalara maruz kalıyor. Kadının adının yok sayıldığı hiçbir ülkede sağlıklı büyüme sağlanamıyor. Kadınlar her alanda var. Ancak hala sorunları ile var. Kadının en fazla şiddet gördüğü ortam aileden, kocadan geliyor. Toplumun temel direği ailedir. Toplumsal çatlaklar da aileden başlıyor. Hepimizin taşın altına elini koyması gerekiyor.” dedi.
DEMİRKOL: “ÇÖZÜM İNSAN OLMA BECERİSİDİR”
Sosyolog ve Aile Danışmanı Kan Demirkol, Kadına Yönelik Şiddetin Sosyolojik Nedenleri hakkında bilgiler vererek şunları aktardı: “Cinsiyet, doğal biyolojik farklıkları ortaya koymak için kullanılan ifadedir. Toplumsal cinsiyet rolleri ise kültürel görüşler, imajlar ve beklentiler ile oluşur. Bu roller bireyin gelişimde oldukça önemli. Nasıl bir kadın, nasıl bir erkek olması gerektiğini, neler yapıp neler yapmayacağını dayatır. Bu roller okulda ailede başlayarak bizleri bilgisayar kodlar gibi işler. Kimi zaman olumlu sonuçlar olsa da bazı zamanlar olumsuz şekilde tesir eder. Kadın da erkek de toplum onu nasıl baskılarsa öyle hareket eder. Kendimiz olmayı bize zorlaştıran birçok toplumsal olayla karşılaşırız. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadının eğitim ve iş hayatında fırsat eşitsizliğine dönüştüğünün ne yazık ki farkındayız. Tarihte Türk toplumuna baktığımızda kadın ve erkekte tam bir eşitlik söz konusudur. Tek eşliliğin esas, köleciliğin yasak, evlenme tercihinin kadına ait olduğu, boşanma hakkı olduğu, danışma meclislerinde eşit söz sahibi olduklarını biliyoruz. Atalarımız sınırsız, imtiyazsız bir toplum oluşturmayı başarabilmişlerdi. Temelde biz cinsiyet odaklı değil, insan odaklı bir medeniyet ahfadıyız. Kanun ile tüzük ile kalıcı çözüme ulaşılamaz. Eğitimsel ve kültürel tarafını desteklemezseniz sonuca varamazsınız. Konu insanlık sorunudur, çözümse insan olma becerisidir.”
ERGÜL: “ŞİKÂYET VE İHBAR HAKKI KULLANILABİLİR”
Avukat Berkay Ergün, Şiddet Gören Kadınların Hukuki Hakları konusunda bilgiler vererek; “Kadınlar şikayet ve ihbar hakkını bizzat kullanabilir. Koca baskısından, aile baskısından korkması nedeniyle herhangi bir vatandaş ilgili merciye; Cumhuriyet Başsavcılığına, Kolluk Kuvvetlerine ve Mülki Amirliklere başvurabilir. Uzaklaştırma kararı, 7/24 geçici koruma önlemi de aldırabilir. Evinde yaşayamıyorsa şefkat evlerine ve sığınma evlerine konulabilir. Bunlar yok ise de konuk evlerinde ağırlanabilir. Devlet bu durumlarda 16 yaş üstü kişilere 1/9 kadar maddi destek sağlamakta, aynı zamanda yanındaki her bir çocuk için %20 destek eklemektedir. Genel Sağlık Sigortası olsun olmasın, tedbir süresi boyunca sigortalı sayılarak sağlık hizmetlerinden yararlandırılır. Şiddet gören bireyler, eşler, alkol veya uyuşturucu bağımlısı ise zorla tedavi uygulatabilir. Eş kazandığı parayı eve getirmiyorsa, ailesine bakma yükümlüğünü yerine getirmiyorsa bu da şikâyet edilebilir.” dedi.
VURAN: “DEĞİŞİME KENDİMİZDEN BAŞLAMALIYIZ”
Son konuşmacı Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Yunus Vuran ise Şiddet Döngüsü hakkında sunum yaparak, “2019 ilk 10 ayında 240 kadın ve kız çocuğu öldürülmüş, 77 kadın tecavüze uğramış, 286 kız çocuğu cinsel saldırıya maruz kalmış. Araştırmalarda kadınların yüzde 50’si aile ferdi tarafından şiddet görerek öldürülüyor. Eğer nedenler yok edilmezse hepimiz biliyoruz ki engellenemiyor. 18 aylık bebekler aile fertlerinin duygusal davranışlarından kendi davranışlarını oluşturmaya başlıyorlar. Psikogenetik modele göre çocuklar gözlemci. Ailelerini gözlemleyerek her türlü ilişkilerinde kullanıyorlar. Çocuklar travmalar karşısında bunu baş etme yöntemi olarak bilinç dışına itme yöntemi kullanıyor. Bizler rolleri anne baba olarak değil, biri ve diğeri olarak alıyoruz. Bedenimizin sesine kulak verdiğimizde bağırmak, aşağılamak, kıyafete tepki göstermek, bunların hepsi şiddet. Beden bunlara karşı duygular veriyor, sustuğumuzda dinlememiş oluyoruz. Psikolojik şiddeti önlemek için dur diyerek, kendimizi ifade ederek değişime başlamalıyız. Kadına şiddete dur diyerek, değişime kendimizden başlamamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.Program plaket takdiminin ardından sona erdi.