Aycan Yılmaz Yazdı | GREVENA VE NASİLİÇ MÜBADİLLERİNİN ŞİRYANA ŞENLİĞİ

0
2765


Grevena ve Nasiliç mübadillerinin Yunanistan’dan intikal eden ve mübadeleden sonra Türkiye’de de devam ettirdikleri, ancak 1960’lı-1970’li yıllardan sonra terkettikleri geleneklerinden birisi de Şiryana Şenliğidir.


Yunanistan’daki dostlarıma Şiryana sözcüğünün Yunanca ne anlama geldiğini ve hangi sözcükten türediğini sordum. Onlar da bana, bu sözcüğün “gezinti, seyran” anlamına gelen Yunancadaki Seryani (Σεργιάνι) sözcüğünden veya “etrafta ya da birinin etrafında dolaşmak” anlamına gelen Siriano (Συριανώ) sözcüğünden türemiş olabileceğini söylediler.


Şiryana Şenliği, esasen Türkiye’ deki Hıdırıllez gibi baharı müjdeleyen bir şenlik olup, Yunanistan’dan mübadele ile Türkiye’ye göç eden tüm Batı Makedonya (Grevena ve Nasiliç) mübadilleri tarafından her yılın Mayıs ayının 6 ncıve 14 ncü günlerinde yapılırdı.
Bugün 6 Mayıs. Eğer bu gelenek yıllar önce terkedilmeyip devam ettirilseydi Grevena ve Nasiliç Mübadillerinin çocuk ve torunları bugün bu geleneği yapmış olacaktı. Terkedildiği için unutulan bu gelenekte nelerin yapıldığını bugün mübadil çocuk ve torunları maalesef hatırlamıyor veya bilmiyorlar.


Peki bu şenlikte neler yapılırdı?
– 6 ve 14 Mayıs günlerinde sabah erken kalkılır ve herkes kendi kapısının önünü süpürerek temizlerdi. Erken kalkanların işlerinin bütün yaz boyunca verimli geçeceğine inanılırdı. Ayrıca, erken kalkanlar kapılarını mevsimin çiçekleriylesüslerlerdi. Erken kalkanlar rekabet olsun diye ayrıca komşularının kapılarını da çiçekler ile süslerlerdi.
– Şenliğin yapıldığı 6 ve 14 Mayıs günlerinde her ailenin fertlerinin temiz, bereketli, sağlıklı olmaları ve hastalıklardan ve tembelliklerden kurtulmaları için banyo yapacakları suyun içine mevsimin çiçekleri konularak kaynatılır ve bu suyla da banyo yapıp temizlenirlerdi.


– Tatlı ve tuzlu kurabiyeler yapılır ve bu kurabiyeler Şiryana Şenliği esnasında komşu ve akrabalarla birlikte yenilirdi.
– Yayık, su ile doldurulur ve içine mevsimin çiçekleri atılırdı. Sonra da yayığa kırmızı beyaz ip ve delikli para (yüz para) bağlanır ve bir gün bekletilir, böylece o yılın bereketli geçeceğine, bol süt ve yağın elde edileceğine inanılırdı.
– Süt veren ineklerin boynuzuna yine renkli kırmızı beyaz ip, delikli para ve nazar boncuğu bağlanır, böylece yaz boyunca inekten daha bol süt alınacağına inanılırdı.
– Çocuklar çimler üzerinde üç düz ve üç ters takla atarlar, bu sayede onların üzerindeki hastalıkların, uyuşuklukların ve tembelliklerin gideceğine inanılırdı.
– Genç kızlar un eleğini güneşe tutarlar, böylece bütün yaz güneşinin zararlı ışınlarından korunacaklarına ve güneşte kararmayacaklarına inanırlardı.
– Genç kızlar gül dalını yakıp bununla makyaj yaparlardı.
– Şenlik sabahı köyün tüm anneleri çocukları için yumurta kaynatırdı. Yumurtalar kuru soğan kabuğunun rengini alması için içinde kuru soğan kabuklarının olduğu suda kaynatılır, daha sonra pişen ve soğan kabuğunun rengini alan bu yumurtaları çocuklar birbirleriyle tokuştururlar, daha sonra da yerlerdi.


– Şenlik için yapılan bütün bu hazırlıklardan sonra köyün tüm genç ve yaşlı hanımları ile çocukları geleneksel şenlik kıyafetlerini giyerek belirlenen köy meydanında toplanırlar ve Yunanca şarkılar eşliğinde çeşitli oyunlar oynayarak eğlenirler, belirli bir süre sonra da şenlik sona erer ve herkes evlerine dağılırdı.

Şiryana Şenlikleri Yunanistan’dan Türkiye’ye göç eden Grevena ve Nasiliç mübadillerinin yaptıkları ortak bir gelenek ve şenlikti. Bu gelenek bir mübadil köyü olan Niğde’nin Yeşilburç köyünde 1980’li yılların başlarına kadar kesintisiz olarak devam etti ve sonra da terkedildi. Ben çocukluğumda bu şenliği Yeşilburç’ta doya doya yaşadım. Annemin pişirdiği yumurtaları arkadaşlarımın yumurtaları ile çok tokuşturdum.