Geçtiğimiz haftalarda sendikalı olduklarından işten çıkartılan Kale Kayış işçileri, direniş çadırı kurmaya hazırlanıyor.
İki gün önce SoL Haber Portal’ın işçilerle yaptığı röportajda, işçilerin sorunlarını, mağduriyetlerini ve direnişlerinin süreci hakkında bilgi aldı. İşte röportajın metni;
İstanbul’un Silivri ilçesi Kınalı mevkisinde yaklaşık 300 işçinin çalıştığı Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda patronlar, Mart ayında başlayan sendikalaşma çalışmasının yeterli çoğunluğa ulaşması üzerine Çalışma Bakanlığı tarafından yetkilendirilen Petrol İş Sendikası ile masaya oturmamak için her yola başvuruyor.
Fabrika yönetimi, sendikal çalışmaya öncülük eden işçileri -İş Kanunun 29. maddesini gerekçe göstererek- işten çıkarmış, sendika düşmanlığını bu şekilde tescillemişti. Halen çalışan sendikalı işçiler üzerinde “sendikadan istifa edin” baskısı farklı boyutlarla devam ediyor. Patronlar ve patron temsilcileri sendikalı işçilere, “Baskı yaparım, işini değiştiririm, canını yakarım. Kendi isteğinle işten çıkmak zorunda kalırsın” şeklinde çeşitli düzeylerde mobbing uyguluyor.
Petrol-İş Sendikası’ndan örgütlendikleri için işten çıkarılan Kale Conveyor Kayış Fabrikası işçileri Rıfat Erenoğlu ve Gökhan Açar’la, yaşadıkları süreci ayrıntılarıyla konuştuk…
Kendinizi bize kısaca tanıtır mısınız?
R.E.:1971 yılında Almanya’da doğdum. 1998 yılına kadar Almanya’da yaşadım. Bu tarihten sonra Türkiye’de yaşıyorum. İstanbul’a yerleştim. Kirada oturuyorum. Evliyim biri lisede diğeri ortaokulda okuyan iki çocuk babasıyım. 3,5 yıldır Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda çalışmaktaydım. Pres Operatörü olarak başladım. Ardından motokur ustası oldum. Sendikal mücadele başlayınca da bölüm bölüm gezdirildim ve nihayetinde işten atıldım.
G.A.: Samsun Çarşamba doğumluyum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Oğlum İlköğretim 2. Sınıfa gidiyor. Silivri’nin Çanta mahallesinde kirada oturuyorum. İşten atıldığımda, 8 yıla yakın süredir Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda çalışmaktaydım.
’12 SAAT ÇALIŞIYORUZ, İŞ DIŞINDA YAŞANTIMIZ KALMADI’
Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda çalışma şartları nasıl? Sosyal haklarınız neleri kapsıyor?
R.E.: Asgari ücretin 50 TL üzerinde ücret alıyorum. Mesai yapmazsam aç kalırım. Aç kalmamak için durmadan çalışmak zorundayım. Burada kaldığım süre boyunca asgari ücret zammından başka bir şey görmedim. Kale Kayışları’nda son bayramda 80 TL bayram harçlığı, ramazan bayramında 160 TL erzak yardımı yapıldı. Kış için de 450 TL yakıt yardımı verildi. Sosyal haklar bunlar. Fabrikada ayda 15 gün 12 saat gündüz, 15 gün ise 12 saat gece çalışıyoruz. İşin dışında yaşamımız kalmadı neredeyse. Bu fabrikada iki ölümlü iş kazası oldu, bir de yangın sebebiyle ölüm yaşandı. Buna rağmen iş güvenliği meselesi dikkate alınmıyor, her şey kağıt üzerinde. Üretim kimyasala dayalı ve sağlık konusunda ciddi standartların olması gerekiyor, işçi sağlığına önem verilmesi gerekiyor. Örneğin, kullanılan kimyasalın kanserojen etkisi ile işçi bedeni üzerinde yarattığı tahribat hakkında tek bir sağlık taraması yapılmış mı? Bunun için işçilere risk farkı ödenmiş mi? Hayır! Ben, mesane kanseri tedavisi görüyorum. Bu fabrikanın hiç mi etkisi yok bunda? Düşünülmüyor? Bu şartlarda yarın başkaları da hasta olursa, bu insanlara kim bakacak?
‘BAYRAM VE YAKIT YARDIMIYLA KIT KANAAT GEÇİNİYORUZ’
G.A.: Fabrika, 12 saatlik çalışma dilimleri ile iki vardiya halinde çalışıyor. Hafta içi 17.00 ’dan sonrası ve cumartesi günleri mesai kabul ediliyor. İşimiz fazlasıyla ağırdır. Üretim’de ağır kimyasal ilaçlar kullanılmakta, hammaddeden kaynaklı toz ve dumana yoğun şekilde maruz kalıyoruz. Buna karşılık sadece pamuk maske veriliyor. Sağlıklı bir havalandırma sistemi bile yoktur. İnsan sağlığı açısından çalışmaya uygun bir işyeri değildir. Sosyal hakkımız neredeyse yok denecek kadar azdır. Rıfat Abi anlattı işte. Ağırlıklı olarak asgari ücret ve biraz üzerinde ücretle çalışılmaktadır. Mesela, ben 7-8 yıllık bir işçi olmama rağmen 1.780,00 TL aylık ücret alıyorum. Yoğun mesai ile verilen bayram ve yakıt yardımı ile ancak kıt kanaat geçinebilmekteyiz. Mecburen mesai yapıyoruz. İzin almaya korkuyoruz, mecbur kalmazsak izin istemiyoruz. Bu fabrikada, çalışanın emeğinin, alın terinin, hakkının bir değeri yoktur.
Kale Conveyor’da sendikalaşma sürecini anlatır mısınız? Sendika üyesi olmaya nasıl karar verdiniz? Sendikalı olma sürecinize fabrikanızdaki işçiler nasıl dahil oldu?
R.E.: Aslında, sendikalaşma süreci 3 yıl önce başlamıştı. Fakat o zaman işçiler arasında birlik beraberliği sağlayamadık ve 30 kişilik bir liste ile bu süreç askıya alınmak zorunda kalındı. Bu yıl Mart ayında başlayan süreci ise çok sevdiğimiz bir arkadaşımızla birlikte başlattık ve bu sefer güzel bir birliktelik sağlandı. Fabrikada hamurhane, press, çavuş press, rotokur kaalender, kaplama, aktarma, kırma, değirmen ile kesim ve sevkıyat gibi aralarında iletişim sağlanması zor olan bölümlerde bile iyi bir kaynaşma yaşandı, iyi bir örgütlenme sağlandı ve Ekim ayında yetki belgesini alacak güce ulaştık. Yetki belgesi için işçi sayısının yüzde 40’ının olması gerekiyorken, biz yüzde 43’lük sayıya ulaşarak sendika yetki belgesine sahip olduk. Yetki belgesi geldikten sonra ise sayımız daha da arttı ve üye sayımız 180 kişiye ulaştı.
‘İŞİNİZE GELİRSE ÇALIŞIRSINIZ, GELMEZSE KAPI ORDA’
G.A.: Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda 3-4 yıldır asgari ücretin doğal artışından kaynaklı “zam” dışında herhangi bir zam alamadık. Köle gibi çalışıyoruz ama geçinemiyoruz. Amirlerimize, Müdürümüze söylediğimiz zaman “işinize gelirse çalışırsınız, gelmezse kapı orada” cevabını aldık hep. Kıt kanaat geçinebilmek için sürekli mesaiye, sağlıksız şartlara eyvallah demek zorunda kaldık. Bizde bunun üzerine Petrol İs Sendikasına başvurduk, üye olduk. Fabrikadaki arkadaşlara da bu durumu izah ettik. Onlar da, sağ olsunlar, sendikaya üye oldular.
İşveren ve fabrika yöneticileri sendikalaşma sürecinize nasıl tepki verdi? Sizi direnişe doğru sürükleyen sendikal mücadele nasıl gelişti ve direniş çadırı kurma kararını neden aldınız?
R.E.: Yetki belgesi gelene kadar onların hiçbir şeyden haberi yoktu aslında. Onlar sürecin başındayız zannediyorlardı. Biz evrakları Bakanlığa gönderdiğimizde daha yeni yeni toplantılar yapmaya başlamışlardı. Yetki belgesinin alındığını öğrendiklerinde ise önce para vaat ettiler. Ben televizyona çıkmadan önce “asgari ücret zammını bekleyelim, ondan sonra 20-30-40 TL gibi ne yapabiliyoruz bakalım” dediler. Bir cumartesi toplantısı ile de bütün işçilere 300’er TL dağıttılar, “bu parayı bir kereye mahsus veriyoruz ve ne kabul ederseniz edin” dediler. Bu arada sendikalı işçileri kendilerine bildiren bazı kişilere ise zamlar yapıldı, rütbeler verildi. Bunların bir kısmı da bizimle sendika mücadelesi veren kişiler. Vicdan nasıl bir şey, onur nasıl bir şey düşünmek lazım. Bu sürecin faturası ise öncelikle bize kesildi, Gökhan ile birlikte işten çıkarıldık. Haksız yere işten atıldığımız için bizim buna karşı ‘direnme hakkımız’ var. Biz de, bu hakkımızı kullanacağız. Gerek olmamasına rağmen Kaymakamlık’a direniş çadırı kuracağımızı bildirdik ve güvenliğimizin sağlanmasını talep ettik. Kaymakamlık’tan dilekçemizin cevabını bekliyoruz. Geldiği anda çadırımızı kuracağız.
‘SENDİKAYA ÜYE OLURSANIZ CANINIZI YAKARIZ’
G.A.: Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nın patronu ve müdürü bu konuyla alakalı olarak benimle bizzat konuştular ve “sendikaya üye olursanız, sizin için kötü olur birçok kişinin canını yakarız” şeklinde sözler söylediler. “Bu konuyla alakalı kimseyi işten çıkarmam. Baskı yaparım, işini değiştiririm, canını yakarım. Kendi isteğiyle isten çıkmak zorunda kalır.” dediler. Ama muhtemelen bu işin elebaşları olarak görüldüğümüzden bizi tazminatsız olarak işten attılar. Üstelik, 29. maddeden yani yüz kızartıcı bir suç işlemişiz gibi göstererek, attılar. İşsizlik maaşı bile alamıyoruz. Biz atıldıktan sonra içerideki arkadaşlarımızın üzerinde de baskıyı arttırdılar. Sendikal mücadeleden koparılmaya çalışılıyorlar. Mobbing diyorlar ya, onunla başlayan baskı fazla mesai çalışmasının iptali aşamasına geldi. Bizde fazla mesai iptali “açlık tehdidi” demektir. Şimdi de iş bırakmaya zorluyorlar. Hem kaybettiğimiz haklarımızı geri kazanmak, hem de içerideki arkadaşlarımıza destek olmak için çadır kurma kararı aldık.
‘PATRON İLE SENDİKA MASAYA OTURMALIDIR’
İleriye dönük olarak, bu mücadeleyi nereye kadar taşımak istiyorsunuz ve hangi kazanımları hedefliyorsunuz?
R.E.: Fabrikanın sahibi Faruk Dağlı ve müdürleri sendika ile masaya oturmalıdır. Birinci amacımız bu. Sonrasında bizim işe geri alınmamız, bu süreçte yaşadığımız mağduriyetlerin giderilmesidir. Ayrıca, bu iş yerinde sendikanın varlığını ve kalıcılığını kabul etmelidirler.
G.A.: Bu mücadeleyi, hakkımızı, emeğimizin ve alın terimizin karşılığını alana kadar, insan gibi çalışma şartları oluşuncaya kadar sürdürmekte kararlıyız.
Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda çalışan diğer sendikalı işçi arkadaşlarınız mücadeleye katılacaklar mı? Sendikanız bu konuda ne düşünüyor?
R.E.: Fabrikada çalışan işçi arkadaşlarımız şu aşamada mücadeleye katılamazlar, yasal olmaz. Çünkü grev hakkı sözleşme masasında doğuyor. Öncelikle Kale Conveyor’un sendika ile masaya oturması gerekiyor. Bu yüzden kendimiz ve birkaç işçi arkadaşımız ile birlikte sendikanın desteğiyle mücadelemize devam edeceğiz. Şu anda içeride işçiler üzerinde yoğun baskı var ve birçok arkadaşımız tehditle sendikadan istifa ettiriliyor. Sayımız düşüyor ama bu durum sendikanın varlığını ortadan kaldırmıyor. Yetki belgesi alındı çünkü. Kale Conveyor, Petrol-İş ile masaya oturmak zorundadır ve biz bunu mücadelemizle sağlayacağız.
G.A.: Fabrikadaki arkadaşlarımızın bazıları, içeride baskı gördükleri için, mesaileri kesildiği için sendikadan istifa etmiş durumda ve bu da normaldir. Çünkü herkesin bakması gereken bir ailesi var ve biz bu konuyla alakalı bir şey diyemiyoruz Halende baskı görmekteler, hatta birkaç arkadaşın daha gönderileceğini duyuyoruz. Yani dışarıdaki çadır eylemine katılabileceklerini sanmıyorum. Sendikamız da aynı şekilde katılmalarını bekliyor ama ben katılabileceklerini sanmıyorum ama en azından sendikalarının yanında durmalarını bekliyorum.
‘BASIN, FABRİKADAKİ SORUNLARI PATRONLARDAN DEĞİL İŞÇİLERDEN DİNLEMELİ’
Silivri’deki yerel basının tavrını nasıl buluyorsunuz? Birkaç yerel gazetede, sizin bu fabrikanın işçisi olmadığınız yada Kale Kayış Fabrikası’nda herhangi bir sorun olmadığı konusunda haberler yapıldı. Bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
R.E.: O zaman SGK kayıtlarına bakabilirler. Bu fabrikadaki sorunları ise işçilerden dinlemelidirler, patrondan değil.
G.A.: Yerel basın zaten bu konuyla fazla ilgilenmiyor gibi. Tabii ki, bir kaç yerel gazetede “Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda bir sorun yok, kimseyi sendikal mücadeleden dolayı işten çıkarmıyorlar” diye yazdıklarını biliyorum ama bu fabrikada çalışan bizlerdik, sendikalı olmak istediğimiz için işten atılan da bizlerdik. Gerçek bu!
Türkiye’nin her yerinden, her gün yeni işçi direnişi haberleri geliyor. Bu süreci ve bu süreçte işçilerin yanında olma çabasında olan “Patronların Ensesindeyiz” hareketini nasıl değerlendiriyorsunuz?
R.E.: Gayet güzel bir oluşum, çok olumlu değerlendiriyorum. İşçinin hiçbir yerde muhatabı yok, haklarını savunamaz durumdalar. Böyle bir zamanda böyle bir çalışmayı desteklememek olur mu? Biz işçiyiz, işçilerin yanında durmak zorundayız.
G.A.: Türkiye’de kimse çalışanı, işçiyi düşünmüyor. İşçi, köle gibi çalışsın, ezilsin… Bu fabrikada neden sürekli mesai var biliyorlar mı? Kıt kanaat geçinebilmek için hafta sonları bile çalışmak zorundayız. İnsan mıyız ki biz? Bu yüzden; işçilerin yanında olma çabasında olan ” Patronların Ensesindeyiz” hareketini iyi ve doğru buluyorum.
soL Haber Portalı aracılığıyla söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
R.E.: Fabrikadaki arkadaşlarıma seslenmek istiyorum: “Sendikamız yetki belgesini almıştır. Bu belgeyi sizlerle paylaştık, her seferinde konuşuyoruz. Bu fabrika, sendika ile masaya oturmak zorundadır ve masaya oturmamız çok yakındır. Daha bugün sendikadan istifa ettirilen arkadaşlarımızdan 3-4 kişiyi işten çıkardılar. Sabahtan beridir beni arıyorlar. Sendikal tazminatlarını ödemediler. Amaç, sendikanın gücünü kırmak. Sendikal haklarımızı kullanmamız gerekiyor, işin ciddiyetini anlasınlar. O toplantıda dağıttıkları paralar bile mücadelemiz sayesindedir. Biz, insan gibi çalışmak istiyoruz, insan yerine konulmak istiyoruz. Burada esas konu 50-100 TL meselesi değildir, dik durabilmektir. Hukuksuzluğa karşı çıkabilmektir.”
Bu mücadele kazanıldığında sadece burada kazanılmış olmaz, tüm Silivri’de kazanılmış olur. Kale Conveyor’da sendika kazanırsa Silivri’deki diğer firmalar sendikalaşma için ayak diremeyecektir. Bütün işçi arkadaşlarımız daha huzurlu çalışacaktır.
G.A.: Hem Kale Conveyor Kayış Fabrikası’nda yaşananlarla alakalı olanlara, hem de genel olarak tüm işçilerin, tüm çalışanların yanında olan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum…
Kaynak – http://haber.sol.org.tr/emek-sermaye/kale-kayista-patron-sendika-dusmanligina-isciler-direnise-devam-ediyor-253161