Türkiye on günlük tatili geride bıraktı, dinlendi, güç topladı ve yeni döneme başlangıç yapıyor. Artık takvim yapraklarını karıştırıp yeni bir uzun tatil dönemi ne zaman, diye araştırma yapmanın gereği yok. Bitti çünkü.
Hem artık bitsin de zaten. İş, aş, gelişme ve büyüme için bize tatil değil, çalışmak düşüyor. Kaldı ki bu yıl iyi de tatil yaptık, daha ne olacak! Ayrıca, toplumun bir kesiminin tatil yaptığı böylesi günlerde çalışmak durumunda olanları da hesaba katalım değil mi…
Yeni bir dönem… Herkesin hesabı başka… Ekonomi bürokrasisinde artık hummalı bir çalışma dönemi başlıyor. 2018-2020 dönemi orta vadeli programı hazırlanacak. 2018 yılı bütçesi hazırlıkları yoğunlaşacak. Hükümet ekonomide atılım günleri olarak ilan edilen bir döneme adım atmaya hazırlanıyor.
Daha kısa vadeye bakmakta da yarar var. Bugünden itibaren hafta boyunca önemli ekonomik veriler peş peşe açıklanacak.
Bugün ağustos ayının enflasyon oranlarını göreceğiz. Merak edilen, ağustos ayı oranının yıllık enflasyonu yeniden çift haneye taşıyıp taşımayacağı.
Enflasyon verisine bağlı olarak yarın Merkez Bankası tarafından açıklanacak reel efektif döviz kuru endeksiyle birlikte Türk parasının değerinde reel anlamda nasıl bir gidişat yaşandığını göreceğiz.
Perşembe günü her hafta olduğu gibi yurtdışı yerleşiklerin menkul kıymet alım satımlarının net tutarını öğreneceğiz. Merkez Bankası, geçen hafta perşembe günü resmi tatil olduğu için son verileri açıklayamamıştı, dolayısıyla bu kez iki haftalık veriler ilan edilecek.
Ve haftanın son iş günü olan cuma günü temmuz ayının sanayi üretimi verileri açıklanacak. Çift haneyi bulan yüksek bir sanayi üretimi artışı hiç sürpriz olmayacak.
Enflasyonu tek hanede tutmak olanaksız
TÜİK tarafından bugün açıklanacak ağustos ayı tüketici fiyatları endeksinin yüzde 0.15-0.20 dolayında artış göstermiş olabileceği tahmin ediliyor. Buna göre yıllık artış yeniden çift haneye çıkacak ve yüzde 10.30 dolayında oluşacak. (Dünya 4 Ağustos 2017)
Hatırlamakta yarar var; TÜFE, geçen yılın ağustos ayında yüzde 0.29 oranında gerilemişti. Yıllık hesaplamadan negatif yüzde 0.29’un çıkması ve yerine küçük de olsa pozitif bir oranın girmesiyle yıllık oran yeniden çift haneye yükselecek.
Ağustos sonundaki yıllık enflasyonun çift haneye çıkmaması, aylık bazda fiyatların yüzde 0.11 gerilemesiyle mümkün. Bu da pek olabilir görülmüyor.
Hele hele fiyatların bayram dolayısıyla tahmin edilenden daha hızlı artmış olabileceği ihtimali de hiç göz ardı edilmemeli.
Geçen yılın yarattığı baz etkisiyle yıllık artış oranının kasıma kadar yükselerek yüzde 12’ye yaklaşması, aralıkta ise keskin bir düşüşle yüzde 10.0-10.5 aralığına inmesi bekleniyor. Yıl sonu için tek hane ise şimdilik mümkün görünmüyor.
Reel kur ne olur?
TÜİK’in bugün açıklayacağı enflasyon verileri Merkez Bankası’nın yarınki reel efektif döviz kuru hesaplamasına temel oluşturacak.
Reel efektif döviz kuru çok sayıda döviz esas alınarak hesaplanıyor olmakla birlikte kuşku yok ki ağırlıklı dövizler dolar ve euro.
Ay ortalaması bazında temmuzda 3.5599 olan dolar, ağustosta 3.5125’e indi. Buna karşılık euro 4.0914’ten 4.1436’ya yükseldi.
Bu değerlere göre 1 dolar artı 1 eurodan oluşan sepet kur 3.8256’dan 3.8281’e çıktı. Aslında sepet kurun ağustos ayında sabit kaldığını söylemek yanlış olmaz.
TÜFE artışı da öyle yüksek bir oran olarak beklenmiyor. Reel kur hesaplamasında kuşkusuz ilgili ülkelerin enflasyonu da dikkate alınıyor. Öyle görünüyor ki reel efektif döviz kuru temmuzdaki 89.39’luk düzeyine göre çok büyük bir farklılık göstermeyecek. Temmuz için açıklanan bu düzeyin de geçici olduğunu belirtelim.
Yabancılar bir aydır DİBS satıyor; ama…
Aslında o satış yapılan bir ay epeyce geride kaldı. Yabancılar 21 Temmuz’dan 18 Ağustos’a kadar dönemde 535 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi sattılar. Aynı dönemde hisse senedinde ise 309 milyon dolarlık alım yapıldı.
Normalde 18-25 Ağustos arasındaki net alım-satım tutarını Merkez Bankası’nın 31 Ağustos’ta yapacağı açıklamayla öğrenebilirdik. Ama tabii ki o tarihte bir açıklama yapılamadı, çünkü tatildi.
Şimdi 7 Ağustos Perşembe günü Merkez Bankası iki haftalık açıklama yapacak. Her ne kadar ikinci hafta yalnızca iki buçuk iş günüyse de…
18 Ağustos’ta dolar 3.52 düzeyinde bulunuyordu. Dolar daha sonra hızla geriledi ve Merkez Bankası kuru olarak 3.44’lere geriledi. Bu da iş günü itibariyle o bir buçuk haftalık dönemde yabancıların yüklü miktarda alım yaptığını ve döviz getirdiğini gösteriyor gibi.
Hem yabancı bu dönemde parasını niye Türkiye’ye park etmesin ki… On günlük tatil ve gayet iyi bir kazanç.
Dolayısıyla he ne kadar dolar son dönemde yalnızca TL’ye değil, neredeyse tüm paralara karşı değer yitirmişse de son dönemdeki harekette ciddi bir yabancı girişinin etkili olduğu tahmin ediliyor.
Sanayi üretiminde çift haneli artış beklenmeli
Hani mümkün olsa da bazı ekonomik verilerin değişimini hesaplarken kullanılan takvim ve mevsim etkisinden arındırma işlemine 15 Temmuz darbe girişiminin etkilerini de ekleyebilsek. Çünkü darbe girişimi Türkiye’nin en azından o ay için normal işleyişini bozdu. Daha az ürettik, daha az tükettik, daha az harcadık, daha çok tasarruf etme ihtiyacı duyduk. Normalimizin dışına çıktık sonuçta.
TÜİK, cuma günü temmuz ayının sanayi üretimi gerçekleşmesini açıklayacak. Geçen yıla göre çok ciddi üretim artışı sonucu veren veriler görmemiz hiç sürpriz değil. Çünkü geçen yılın temmuzunda darbe girişimin etkisiyle, ki bu girişim ayın ortasında olmasına rağmen, çok ciddi bir üretim düşüşü ortaya çıkmıştı.
Geçen yıl temmuzdaki üretim, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeksle bir önceki aya göre yüzde 6.9, takvim etkisinden arındırılmış endeksle bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4.3, herhangi bir arındırılma işlemine konu olmamış endeksle ise yine bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8.4 azalmıştı.
Dolayısıyla bu yılın temmuzu için özellikle geçen yılla yapılacak kıyaslamada baz önemli bir etki yaratacak. Gerek takvim etkisinden arındırılmış, gerekse herhangi bir arındırma işlemine konu olmamış yıllık değişimlerde yüksek üretim artışı görmemiz hiç şaşırtıcı olmayacak. Yüksek üretim artışının adını da koyalım, yüzde 10’un çok üstüne çıkan üretim artışları bizi bekliyor gibi.
Alaattin AKTAŞ
EKO ANALİZ
( ALINTIDIR )